21 Şubat 2013 Perşembe
Bezirgan (Tartuffe) / 25 Şubat Pzt 20:30
İstanbul Halk Tiyatrosu, Moliere'in başyapıtı Tartuffe'ü yepyeni bir uyarlamayla sahneye getiriyor:BEZİRGÂN. Tartuffe'ün kim olduğunu biliyoruz ama peki nereden çıktı bu Tartuffe? Nasıl oldu da girdi hayatlarımıza; talan etti herşeyi? İşte bu sorulara yanıt arayan oyunumuzun sürprizleri var: Biri aramıza yeni katılan bir parlak oyuncu daha: Şebnem Bozoklu. İkincisi hizmetçi kız rolünde Bahtiyar Engin ve evin büyükannesi rolünde Erkan Can. Ama sürprizlerin en büyüğü hem Orgon hem Tartuffe rollerini canlandıracak olan Cem Davran! Bir de İbo var. Ekibimize yeni katılan büyük oyuncu İbo. Kendisi bir kukla İbo'yu BEZİRGÂN'da çok önemli bir rolde ilk kez izleyeceksiniz.
Fail-i Müşterek / 25 Şubat Pzt 20:30
Göz göre göre, inatla sürdürülen müthiş suskunluğumuzun, kara mizah avazı! Müşterek fiiller borsası... Önce utanmak, sonra unutmamak için... Tek kişilik bir ödeşme... Birgün herkes onbeş dakikalığına insan olacak... O güne kadar... Tüm fiiller... Müşterek...
Ölen Adamın Cep Telefonu / 25 Şubat Pzt 20:30
Cep telefonunuz hayatınızı ne kadar etkiliyor dersiniz? "Ölen Adamın Cep Telefonu", cep telefonu ile günümüzde iletişimin ve ilişkilerin ne hale geldiğini hem gerçekçi hem de ironik ve gerçeküstü bir biçimde işliyor. Bir Café'de iki yabancı: Jean ve Gordon. Gordon'ın bir an olsun kesilmeyen cep telefonu sesinden rahatsız olan Jean sonunda onu uyarmaya karar verir. Fakat Gordon ölmüştür! Çaresiz, aramalara cevap veren Jean'in hayatı Gordon'ın işleri ve ailesi yüzünden içinden çıkılmaz bir hal alırken, aslında Jean yaşananlardan haz almaktadır…
Öfke / 25 Şubat Pzt 20:30
John Osborne'nun İngiltere'de 20. yüzyılın 'Öfkeli genç adamlar' akımına öncülük eden bir oyunudur. O dönemde tiyatroda kibarlığın ölümü ve geri dönüşsüz şekilde değiştiğinin göstergesi olarak şok dalgasına neden olur. İşsiz kalan üniversite mezunlarının başkaldırısını anlatan bir oyundur. Her bir karakter mutluluğun arayışı içindedirler. Gerçekçi anlatımla boşlukta yaşayan bir genç kuşak isyanının temsilcisi bir oyundur. Osborne'nun bir çözüm sunma amacında olmadığı, salt durumun kötüleştiğine dair öfkesini dillendirdiği bir oyundur. Öfke'de orta sınıfın temsilcisi olan entelektüel ama öfkeli genç adam Jimmy (Cemal Hünal); yüksek sınıfın temsilcisi, Hindistan'daki İngiliz ordusunda bulunmuş emekli albayın kızı ,"fütursuz" genç kadın Alison (Lale Cangal), çiftler arasında dengeyi kuran ılımlı adam Cliff (Levent Sülün), Alison'nın en iyi kız arkadaşı Helena ( Sinem Soner) karakterleri oluşturmaktadır.Öfke'de "Uğrunda ölmeye değer bir şey bulunmadığını" haykıran Jimmy Porter, kendi tatminsiz neslinin bir öncüsü olarak görülebilir. Jimmy; üniversite mezunu fakat bir şekerci dükkanında arkadaşı Cliff ile beraber çalışan, Alison adlı zengin bir aile kızı ile evli olan, geçmişe, sisteme ve ahlaka karşı öfkeli bir gençtir. Alison'ın oyuncu arkadaşı Helana'nın gelişi ile düzensiz olan düzenleri daha da bozulur. Ahlakın, düzenin kayboluşu mutluluğa eriştirmeyeceği ve geçmişi geri getiremeyeceğini anlatır.'Öfke' bir dönemi yansıtan ve iz bırakmış oyundur…
John Osborne'nun İngiltere'de 20. yüzyılın 'Öfkeli genç adamlar' akımına öncülük eden bir oyunudur. O dönemde tiyatroda kibarlığın ölümü ve geri dönüşsüz şekilde değiştiğinin göstergesi olarak şok dalgasına neden olur. İşsiz kalan üniversite mezunlarının başkaldırısını anlatan bir oyundur. Her bir karakter mutluluğun arayışı içindedirler. Gerçekçi anlatımla boşlukta yaşayan bir genç kuşak isyanının temsilcisi bir oyundur. Osborne'nun bir çözüm sunma amacında olmadığı, salt durumun kötüleştiğine dair öfkesini dillendirdiği bir oyundur. Öfke'de orta sınıfın temsilcisi olan entelektüel ama öfkeli genç adam Jimmy (Cemal Hünal); yüksek sınıfın temsilcisi, Hindistan'daki İngiliz ordusunda bulunmuş emekli albayın kızı ,"fütursuz" genç kadın Alison (Lale Cangal), çiftler arasında dengeyi kuran ılımlı adam Cliff (Levent Sülün), Alison'nın en iyi kız arkadaşı Helena ( Sinem Soner) karakterleri oluşturmaktadır.Öfke'de "Uğrunda ölmeye değer bir şey bulunmadığını" haykıran Jimmy Porter, kendi tatminsiz neslinin bir öncüsü olarak görülebilir. Jimmy; üniversite mezunu fakat bir şekerci dükkanında arkadaşı Cliff ile beraber çalışan, Alison adlı zengin bir aile kızı ile evli olan, geçmişe, sisteme ve ahlaka karşı öfkeli bir gençtir. Alison'ın oyuncu arkadaşı Helana'nın gelişi ile düzensiz olan düzenleri daha da bozulur. Ahlakın, düzenin kayboluşu mutluluğa eriştirmeyeceği ve geçmişi geri getiremeyeceğini anlatır.'Öfke' bir dönemi yansıtan ve iz bırakmış oyundur…
John Osborne'nun İngiltere'de 20. yüzyılın 'Öfkeli genç adamlar' akımına öncülük eden bir oyunudur. O dönemde tiyatroda kibarlığın ölümü ve geri dönüşsüz şekilde değiştiğinin göstergesi olarak şok dalgasına neden olur. İşsiz kalan üniversite mezunlarının başkaldırısını anlatan bir oyundur. Her bir karakter mutluluğun arayışı içindedirler. Gerçekçi anlatımla boşlukta yaşayan bir genç kuşak isyanının temsilcisi bir oyundur. Osborne'nun bir çözüm sunma amacında olmadığı, salt durumun kötüleştiğine dair öfkesini dillendirdiği bir oyundur. Öfke'de orta sınıfın temsilcisi olan entelektüel ama öfkeli genç adam Jimmy (Cemal Hünal); yüksek sınıfın temsilcisi, Hindistan'daki İngiliz ordusunda bulunmuş emekli albayın kızı ,"fütursuz" genç kadın Alison (Lale Cangal), çiftler arasında dengeyi kuran ılımlı adam Cliff (Levent Sülün), Alison'nın en iyi kız arkadaşı Helena ( Sinem Soner) karakterleri oluşturmaktadır.Öfke'de "Uğrunda ölmeye değer bir şey bulunmadığını" haykıran Jimmy Porter, kendi tatminsiz neslinin bir öncüsü olarak görülebilir. Jimmy; üniversite mezunu fakat bir şekerci dükkanında arkadaşı Cliff ile beraber çalışan, Alison adlı zengin bir aile kızı ile evli olan, geçmişe, sisteme ve ahlaka karşı öfkeli bir gençtir. Alison'ın oyuncu arkadaşı Helana'nın gelişi ile düzensiz olan düzenleri daha da bozulur. Ahlakın, düzenin kayboluşu mutluluğa eriştirmeyeceği ve geçmişi geri getiremeyeceğini anlatır.'Öfke' bir dönemi yansıtan ve iz bırakmış oyundur…
John Osborne'nun İngiltere'de 20. yüzyılın 'Öfkeli genç adamlar' akımına öncülük eden bir oyunudur. O dönemde tiyatroda kibarlığın ölümü ve geri dönüşsüz şekilde değiştiğinin göstergesi olarak şok dalgasına neden olur. İşsiz kalan üniversite mezunlarının başkaldırısını anlatan bir oyundur. Her bir karakter mutluluğun arayışı içindedirler. Gerçekçi anlatımla boşlukta yaşayan bir genç kuşak isyanının temsilcisi bir oyundur. Osborne'nun bir çözüm sunma amacında olmadığı, salt durumun kötüleştiğine dair öfkesini dillendirdiği bir oyundur. Öfke'de orta sınıfın temsilcisi olan entelektüel ama öfkeli genç adam Jimmy (Cemal Hünal); yüksek sınıfın temsilcisi, Hindistan'daki İngiliz ordusunda bulunmuş emekli albayın kızı ,"fütursuz" genç kadın Alison (Lale Cangal), çiftler arasında dengeyi kuran ılımlı adam Cliff (Levent Sülün), Alison'nın en iyi kız arkadaşı Helena ( Sinem Soner) karakterleri oluşturmaktadır.Öfke'de "Uğrunda ölmeye değer bir şey bulunmadığını" haykıran Jimmy Porter, kendi tatminsiz neslinin bir öncüsü olarak görülebilir. Jimmy; üniversite mezunu fakat bir şekerci dükkanında arkadaşı Cliff ile beraber çalışan, Alison adlı zengin bir aile kızı ile evli olan, geçmişe, sisteme ve ahlaka karşı öfkeli bir gençtir. Alison'ın oyuncu arkadaşı Helana'nın gelişi ile düzensiz olan düzenleri daha da bozulur. Ahlakın, düzenin kayboluşu mutluluğa eriştirmeyeceği ve geçmişi geri getiremeyeceğini anlatır.'Öfke' bir dönemi yansıtan ve iz bırakmış oyundur…
Cam / 25 Şubat Pzt 20:30
Levent Kazak'ın yazdığı, Laçin Ceylan'ın yönetmenliğini üstlendiği yeni tiyatro oyunu "Cam"; perdelerini açacak. Başarılı oyuncular Dolunay Soysert, Mete Horozoğlu, Deniz Çakır, Bülent Alkış ve Selen Uçer'in rol aldığı oyun; kadının sosyal konumuna özellikle dikkat çekerek kadına dair birçok şeyi sorgulatacak.Alışılmadık kurgusuyla tiyatro severlere şaşırtıcı bir deneyim sunan "Cam"; kocasından boşanmak üzere olan bir resim öğretmeninin atölyesinde geçiyor. 'Kadın'ın sosyal konumu, insan ilişkileri ve hayatın sürprizleri hakkında izleyiciyi derin sorgulamalara yönlendiren "Cam"; aynı şekilde başlayan bir hikayenin, anlık bir karar ve bir rüzgar esintisiyle nasıl iki farklı yöne akabileceğini şaşırtıcı kurgusuyla gözler önüne seriyor.
Peri Devden Korkuyor / 25 Şubat Pzt 20:00
İranlı yazar Abbas Hekim'in aynı adlı öyküsünün, omurgasını oluşturduğu "Peri Devden Korkuyor" adlı oyun, İran Edebiyatının çeşitli dönemlerinden ve İran kültüründen birçok ögeyi barındırmakta. Oyun, bir baba ile oğlunun masallar hakkında konuşmasıyla başlar; sözü geçen masalların, ya sonu yoktur ya da başı... Oğul masalları daha önce pek çok kez dinlemiştir babasından. Babanın oğluna yanıtları hayat hakkında kendi kendine konuşmalarıdır sanki. Masalların iyiler, kötüler dünyasında buluruz kendimizi…
Aşka Olan Meyilim Senin Yüzünden / 25 Şubat Pzt 20:00
Evli çiftlerin başından geçen komik olayları, evliliğin başlangıcı ve ilerleyen günler içindeki durumunu ve çiftlerin birbirine davranışlarını komik bir dille anlatan, herkesin kendinden birşeyler bulacağı müthiş bir güldürü...
Kutlama / 23 Şubat Cts 20:30
20. yüzyıl en önemli yazarlarından, Pinteresque akımına adını veren Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Harold Pinter'ın 2000 yılında yazdığı son oyunu "Kutlama", Türkiye'de ilk kez GRİ tarafından sahneleniyor. Herkesin birbirinin canını yakarak kendi varlığını "kutladığı" bir akşam yemeği." Ambiyansın insanı çepeçevre sardığı" bu restoran üstünlük elde etmek için birbiriyle acımasızca çarpışan bireylerin savaşına sahne oluyor. Her şeyin giderek sanallaştığı, gerçeklik algısının durmadan değiştiği dünyada; anlamı kaybeden, acı çekmeyi hatta mutlu olmayı bile reddeden birey ait olduğu sınıfın dinamikleriyle neye dönüşüyor? Yine de hala gerçek olan bir şey var mı? Geriye kutlanacak bir şey kaldı mı?
Benimle Delirir misin? / 25 Şubat Pzt 20:00
Kimbilir belki de aşk eski bir yalandı, bütün suç da Adem ile Havva'daydı. Ya da en baştan bize aşkı bize çok yanlış anlatmışlardı. Bir evlilik ve aşk aranjmanı... Evlilik yeminleri, güzel aşk sözcükleri ile başlayan, evlilik seremonisinden delilik rapsodisine uzanan traji komik bir süreç. Hepimizin hikayesi. Tıpkı mecburi hizmet gibi yaşı gelince girmek zorunda oldukları dünya evinde aklın sınırlarını zorlayan biri kadın biri erkek iki kişi. Asıl meseleleri, aşkın gözü nasıl kör ettiği ve sonrasında onları nasıl mat ettiği. Kimbilir belki önce evlilik aşkı öldürüyordu ardından da aşk intikam için bizi. Aslınca yıllarca hiçbirimiz tam manasıyla çözememiştik bu derin meseleyi. Nikah masasına gömülen bir aşkın ardından bir kadın ve erkeğin kendilerini aklama va yanlışlarını saklama çabaları tiyatro yazarı Mine Artu'nun kaleminden Mehtap Bayri ve Necmi Yapıcı'nın muhteşem yorumuyla kaçık bir aşk hikayesine dönüşüyor. Sadece bir kaç saat delirmeye varım diyenler,mutsuz kadınların, mutsuzluk veren kayınvalidelere, mutsuz kocaların da "Eee artık evlenme vaktin geldi de geçiyor" diyen babalara dönüştüğü traji komik bir dünyayı bir kez daha keşfetmek isteyenler! Bu oyunu kaçırmayın...
Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz / 24 Şubat Pzr 21:00
Asri Şehir Cezaevi mahkumlarının kaldığı küçük bir koğuşta,aralarında ki Yaşar Yaşamaz ın hayatını oynamaya karar vermeleri sonucunda bir avuç mahkum kendilerince oyunculuk yapmaya başlarlar,bu arada replikler unutulur,danslar becerilmez,antreler kaçar... Yani oyun oyun olmaktan çıkar gerçek bir komediye dönüşür... Bu olaya da sadece Koğuşa alınma izni çıkan 30 seyirci tanık olur... Metin Zakoğlu nun akılcı bir metotla sahneye koyduğu Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz adlı oyunu bugüne kadar hiç kimse sadece 7 kişiyle ve böyle bir yorumla sahneyen taşımadı... Seyirciler seyirci mi oyuncu mu,oyuncular oyuncu mu mahkum mu yoksa kendilerimi gelin bunu hep beraber izleyerek öğrenelim...
Güldür Güldür / 24 Şubat Pzr 20:00
Ekranların sevilen formatı komedi-tiyatro şovu "İnsanlar Alemi" yeni ismi "Güldür Güldür" ile devam ediyor. Sevilen kadrosu Ali Sunal, Alper Kul, ve Aylin Kontente'nin yanı sıra Doğa Rutkay, Çağlar Çorumlu, Sıla Çetindağ, Onur Atilla, Onur Buldu, Ozan Akbaba, Hande Dane, Şirincan Çakıroğlu, Pınar Şenol, Doğukan Polat ve Aziz Aslan kalabalık oyuncu kadrosu eşlik ediyor. Günlük hayatta yaşanan olaylarla farklı bir bakış açısı ile yaklaşan "Güldür Güldür", her hafta günlük hayatın önemli bir konusunda parmak basmaya devam ediyor. Ekip bu defa aileden aşka, şöhretten teknolojiye, futboldan arkadaşlığa, birçok konuya yine kendi mizah anlayışları ile yeni yaklaşımlar ve çözümler getirecek.
Ayıp Ettik / 24 Şubat Pzr 18:30
Kadın ve erkeğin tarihsel bir araya gelişinin en komik hikayesi, muhteşem oyunculuklarla sahneleniyor…Ayıp Ettik, cinselliğe ayıp demekle ne kadar ayıp etmiş olduğumuzun eğlenceli bir hikayesi. Çünkü o bizim varlığımızın nedeni. İddiamız şu; tarihin en büyük buluşu cinsellik, yani kadın ve erkeğin birbirini keşfetmesi. Buna keşif demek çok da acayip olmasa gerek. Çünkü kadın ve erkeğin kullanım kılavuzu yanında gönderilmediğine göre Adem ile Havva yiyip içip uyumuş olsalardı, hiçbirimiz bugün bu dünya üzerinde olmazdık!
Leyla'nın Evi / 24 Şubat Pzr 16:00
Oyununda evi elinden alınan Leyla'nın şahsında Osmanlı'dan günümüze İstanbul'un dönüşümü, göçmenlik, mülkiyet hakları, kuşak ve kültür çatışmaları, birbirini hiç tanımayan üç ayrı karakterin yaşamlarının kesişmesi üzerinden anlatılıyor. Oyunda kuşak çatışmaları alaturka ve hip hop müzikler, sahne dönüşümleri muhteşem sinemasal efektler ve filmler, düş sahneleri de unutulmayan barkovizyon imajları sayesinde anlatılıyor.
Oyununda evi elinden alınan Leyla'nın şahsında Osmanlı'dan günümüze İstanbul'un dönüşümü, göçmenlik, mülkiyet hakları, kuşak ve kültür çatışmaları, birbirini hiç tanımayan üç ayrı karakterin yaşamlarının kesişmesi üzerinden anlatılıyor. Oyunda kuşak çatışmaları alaturka ve hip hop müzikler, sahne dönüşümleri muhteşem sinemasal efektler ve filmler, düş sahneleri de unutulmayan barkovizyon imajları sayesinde anlatılıyor.
Fikriye ve Latife / 24 Şubat Pzr 16:00
Mustafa Kemal'e aşık iki kadının duygularını, çelişkilerini, pişmanlıklarını, farklılıklarını, benzerliklerini ve vazgeçemedikleri büyük sevdalarının aynı sahneye taşındığı ödüllü oyun "Fikriye ve Latife – Mustafa Kemal'i Sevdim"; Saatçi'nin hem oyunculuk, hem de yazarlık konusundaki müthiş yeteneğini ortaya koyuyor. Modern bir sunumla kurgulanan oyunda; epik ve dramatik anlatıma müziğin yanı sıra Saatçi'nin muhteşem koreografisi ile danslar eşlik ediyor."Fikriye ve Latife, Mustafa Kemal'i Sevdim", farklı kültürlerde ve sosyoekonomik şartlarda yaşayan, ortak noktaları Mustafa Kemal'e duydukları aşk olan iki kadını modern bir yorumla, müzik ve dans eşliğinde tiyatro izleyicisine aktarıyor. Romantik, zarif, akıllı, çalışkan, hasta ve Mustafa Kemal'e olan aşkında gerçek dışı düşünen Fikriye Hanım karakteri ile kendinden emin, eğitimli, cesur, kıskanç, zaman zaman verdiği sert tepkiler yüzünden pişmanlıklar yaşayan, aşkını istediği gibi iletemeyen Latife Hanım karakterleri arasında ustalıkla geçiş yapan Dilruba Saatçi; iki kadının yaşadıklarını taraf tutmadan anlatıyor.
Edepsiz Komedi / 23 Şubat Cts 21:00
Metin Zakoğlu'ndan yepyeni bir gösteri… Edepsiz bir adamdan edepsiz hikayeler… Cinselleşmeyi bir türlü beceremeyen bir ulusun anlatıcısı cinsellik üzerine kendince doğruları anlatırsa ne olur? Çok komik şeyler olur… Günümüze ait güncel hikayeler ile her gösteri bir öncekinden başka olan bu gösteri de Zakoğlu, gözlemlerini ironik bir dille yorumlarken yine sizleri kahkaha krizine sokmayı hedefliyor. Konuşulacak çok konu var, unutulucak çok dert var, gelin bu 2 saat boyunca sadece gülün, derdinizi tasanızı dışarıda bırakın. İddia ediyoruz, stand-up hiç bu kadar doğru yapılmamıştı. Konuşmaktan sıkıldığımız, utandığımız bu konular hiç bu kadar komik dile getirilmemişti.
Sanat / 23 Şubat Cts 20:30
Farklı olmak, farklı düşünmek, farklı hissetmek bizi birbirimizden ayırır mı? Üç arkadaşın "bembeyaz bir tablo"dan yola çıkarak tartıştıkarı, düşünceler, hisler.."Bir arkadaşınız, yakın ve eski bir arkadaşınız, bembeyaz bir tablo satın alsa buna ne tepki verirdiniz? Ya da sizce, arkadaşınız sizin şaşkınlığınıza nasıl bir tepki verirdi? Jasmina Reza arkadaşı Serge'in aldığı tablo karşısında şaşkınlığını gizleyemediğinde bu duruma beraber güldüler, peki ya Serge gülmeseydi; Sanat!
Hiç / 23 Şubat Cts 20:30
İdeallerin yokluğu Hedeflerin yokluğu Gerçeklerin ve değerlerin yokluğu Yaşadığımız manevi duygusal boşluk Çevrenize bakın! İç dünyanıza bakın! Aynaya bakın! Ne görüyorsunuz? Sıfır, elde var sıfır Elde var, hiç!
Bölge Hastanesi / 23 Şubat Cts 20:30
Savaşın gölgesinde bir bölge hastanesi… Hiç kimsenin taburcu olamadığı tuhaf bir oda… Kırık dökük bir ameliyat masasında, neşterle parçalara ayrılan balkan toprakları… Ve trajikomik bir "Kimlik Nakli Operasyonu"… Masallarla-gerçekler, yazılanlarla yaşananlar arasında sıkışmış insanlar… Balkanların en ünlü oyun yazarlarından biri olan Bulgar yazar Hristo Boyçev'in, Hüseyin Mevsim'in tarafından dilimze çevrilen bu trajikomik oyunu, savaş sırasında Balkanlar'da bir bölge hastanesinin kimsenin taburcu olmadığı bir koğuşunda geçiyor. Bu koğuş ve içindeki hastalar yıllardan beri parçalanarak kimliksizleştirilmeye çalışılan balkan toplumunun bir minyatürü olarak da algılayabileceğimiz bir koğuştur. Oyunda hafızasını yitirmiş ve ismini - daha doğrusu kim olduğunu - hatırlamaya çalışan bir hastanın, odadaki diğer hastalar tarafından kendisine biçilen yeni kimliğiyle mücadelesi, eğlenceli ve bir o kadar da trajik bir dille anlatılıyor.
Meyhanede / 23 Şubat Cts 20:30
"Bir Ermeni meyhanesinde, o zamanlar kimsenin kimseyi hor görmediği, din dil ayrımı yokken herkesin BİZ dediği dönemlerde yaşanmış olması olası bir sohbetin tam arasında kalıyorsunuz. Seyirci olma şansınız yok. Orada kadeh kaldıran bir külhani ya da Madama sizsiniz!1899'a hoş geldiniz! Meyhanede'yi izlemeye geldiğinizde fuayede salataları yapmakta olan ve kocasından dayak yemiş Mina Hanım'a rastlayacaksınız. İçeride acem garson Araş yarım Türkçesiyle siparişinizi alıyor. Moşe efendi henüz hariciyedeki odasının ampulünü söndürmemiş. Az sonra çıkıp gelecek. Ketum, kahvede son eli oynoor.Külhani Davut ise belinde saldırma, salınarak yolda. Meyhaneye geloor.Az sonra sahneye kimler gelecek kimler.Rosa kocasını tutup kulağından meyhaneye getirip hesap soracak. Niko hem katil hem romantik. Hüznünü taşıyacak meyhaneye. Kakmacı Gabriyel usta her zamanki gibi huysuz. Aris in direkler arasından getirdiği sihirbaz Kirkor yaptığı numaralarla Davutu deli edecek.Bayanlar baylar, Madamalar kokonalar hepsi bu oyunda… Daha kimse Neslihan Yargıcı'nın da meyhaneye sığınacağını bilmiyor henüz.Ve canlanacak anılarında kimlerin hayallerinin sahneye geleceğini. Arkasından sahnede Anuş, Vartanuş ve Nika, Kevork' un yosması, yosmanın ölmüş babası derken sahne dolup taşıyor.Başka bir hayata hoş gelmişsiniz. Şöyle buyurun içeri… Tekrarı yoktur çünkü sahnede atılan bir adımın… Oyun öncesinde peynir ve rakı ikramı vardır.
Çanakkale Mahşeri / 23 Şubat Cts 20:00
12 Ağustos 1915.<br> Suvla kıyısında bir siper. ve 5 aydır burada bir düşman bile görmemiş beş asker: 314 Mahmud, Komutan, Laz Cemal, Mehmet ve İstanbullu...<br> Niye gelmişlerdir? Düşman niye burdan çıkmaz? Ana karargaha dönüp niye savaşmazlar? Tüm soruların cevabı aranırken...<br> Bayram sabahı, namaz için hazırlık yaptıkları sırada sahilden büyük bir çıkarma yapıldığını fark ederler.<br> Artık bir karar zamanıdır: Gitmek ya da Kalmak. Eve dönmek ya da özgürlük!<br> İkisi içinde bir çok neden vardır....<br> Cephede çarpışan askerlerin gözünden savaşın hikayesi, ölümün birkaç adım ötesinde beklerken yaşadıkları iç çatışmalar...<br> İki anzak askerinin üstlerine verdikleri rapordan alınarak uyarlanmış gerçek bir hikayeden yola çıkılarak yazılmış olan oyun, bilindik Çanakkale oyunlarının aksine, komedi ve dramı başarılı bir şekilde harmanlamasıyla yeni bir üslup arayışının peşinden gidiyor.
12 Ağustos 1915.<br> Suvla kıyısında bir siper. ve 5 aydır burada bir düşman bile görmemiş beş asker: 314 Mahmud, Komutan, Laz Cemal, Mehmet ve İstanbullu...<br> Niye gelmişlerdir? Düşman niye burdan çıkmaz? Ana karargaha dönüp niye savaşmazlar? Tüm soruların cevabı aranırken...<br> Bayram sabahı, namaz için hazırlık yaptıkları sırada sahilden büyük bir çıkarma yapıldığını fark ederler.<br> Artık bir karar zamanıdır: Gitmek ya da Kalmak. Eve dönmek ya da özgürlük!<br> İkisi içinde bir çok neden vardır....<br> Cephede çarpışan askerlerin gözünden savaşın hikayesi, ölümün birkaç adım ötesinde beklerken yaşadıkları iç çatışmalar...<br> İki anzak askerinin üstlerine verdikleri rapordan alınarak uyarlanmış gerçek bir hikayeden yola çıkılarak yazılmış olan oyun, bilindik Çanakkale oyunlarının aksine, komedi ve dramı başarılı bir şekilde harmanlamasıyla yeni bir üslup arayışının peşinden gidiyor.
12 Ağustos 1915.<br> Suvla kıyısında bir siper. ve 5 aydır burada bir düşman bile görmemiş beş asker: 314 Mahmud, Komutan, Laz Cemal, Mehmet ve İstanbullu...<br> Niye gelmişlerdir? Düşman niye burdan çıkmaz? Ana karargaha dönüp niye savaşmazlar? Tüm soruların cevabı aranırken...<br> Bayram sabahı, namaz için hazırlık yaptıkları sırada sahilden büyük bir çıkarma yapıldığını fark ederler.<br> Artık bir karar zamanıdır: Gitmek ya da Kalmak. Eve dönmek ya da özgürlük!<br> İkisi içinde bir çok neden vardır....<br> Cephede çarpışan askerlerin gözünden savaşın hikayesi, ölümün birkaç adım ötesinde beklerken yaşadıkları iç çatışmalar...<br> İki anzak askerinin üstlerine verdikleri rapordan alınarak uyarlanmış gerçek bir hikayeden yola çıkılarak yazılmış olan oyun, bilindik Çanakkale oyunlarının aksine, komedi ve dramı başarılı bir şekilde harmanlamasıyla yeni bir üslup arayışının peşinden gidiyor.
12 Ağustos 1915.<br> Suvla kıyısında bir siper. ve 5 aydır burada bir düşman bile görmemiş beş asker: 314 Mahmud, Komutan, Laz Cemal, Mehmet ve İstanbullu...<br> Niye gelmişlerdir? Düşman niye burdan çıkmaz? Ana karargaha dönüp niye savaşmazlar? Tüm soruların cevabı aranırken...<br> Bayram sabahı, namaz için hazırlık yaptıkları sırada sahilden büyük bir çıkarma yapıldığını fark ederler.<br> Artık bir karar zamanıdır: Gitmek ya da Kalmak. Eve dönmek ya da özgürlük!<br> İkisi içinde bir çok neden vardır....<br> Cephede çarpışan askerlerin gözünden savaşın hikayesi, ölümün birkaç adım ötesinde beklerken yaşadıkları iç çatışmalar...<br> İki anzak askerinin üstlerine verdikleri rapordan alınarak uyarlanmış gerçek bir hikayeden yola çıkılarak yazılmış olan oyun, bilindik Çanakkale oyunlarının aksine, komedi ve dramı başarılı bir şekilde harmanlamasıyla yeni bir üslup arayışının peşinden gidiyor.
18 Şubat 2013 Pazartesi
Bit Yeniği / 02 Mart Cts 20:30
Fransız tiyatrosunun haşarı çocuğu ve kurgu ustası Georges Feydeau tarafından 1907 yılında yazılan Bit Yeniği, son derece eğlenceli, türünün en iyi örnekleri arasında yer alan bir vodvil. "Kocasının kendisini aldattığını düşünen bir kadın, kocasını tuzağa düşürmek isterse neler olur?" sorusu etrafında gelişiyor. Yanlış anlamalar ve birbirine oyun oynayanların yarattığı karmaşa ile gelişen eğlenceli olaylar, seyirciyi kahkahalara boğuyor. Her şeyin birbirine girdiği, içinden çıkılmaz durumlarla eğlencenin an be an körüklendiği bu oyun, kaçırılmayacak anlarını paylaşmayı bekliyor.
Fransız tiyatrosunun haşarı çocuğu ve kurgu ustası Georges Feydeau tarafından 1907 yılında yazılan Bit Yeniği, son derece eğlenceli, türünün en iyi örnekleri arasında yer alan bir vodvil. "Kocasının kendisini aldattığını düşünen bir kadın, kocasını tuzağa düşürmek isterse neler olur?" sorusu etrafında gelişiyor. Yanlış anlamalar ve birbirine oyun oynayanların yarattığı karmaşa ile gelişen eğlenceli olaylar, seyirciyi kahkahalara boğuyor. Her şeyin birbirine girdiği, içinden çıkılmaz durumlarla eğlencenin an be an körüklendiği bu oyun, kaçırılmayacak anlarını paylaşmayı bekliyor.
Fransız tiyatrosunun haşarı çocuğu ve kurgu ustası Georges Feydeau tarafından 1907 yılında yazılan Bit Yeniği, son derece eğlenceli, türünün en iyi örnekleri arasında yer alan bir vodvil. "Kocasının kendisini aldattığını düşünen bir kadın, kocasını tuzağa düşürmek isterse neler olur?" sorusu etrafında gelişiyor. Yanlış anlamalar ve birbirine oyun oynayanların yarattığı karmaşa ile gelişen eğlenceli olaylar, seyirciyi kahkahalara boğuyor. Her şeyin birbirine girdiği, içinden çıkılmaz durumlarla eğlencenin an be an körüklendiği bu oyun, kaçırılmayacak anlarını paylaşmayı bekliyor.
Inishmorelu Yüzbaşı / 02 Mart Cts 15:00
Terör örgütü lideri Deli Padraic'in kedisi Arap'ın, gizemli bir şekilde öldürülmesi, bireyler ve örgütler arası kanlı bir çatışmanın fitilini ateşler. Bir kedi yüzünden kaç hayat harcanır sizce? Terörün, hayata karışıp sıradanlaştığı bir coğrafyada yaşanan, nedeni unutulmuş bir şiddetin kara komedisi.
Terör örgütü lideri Deli Padraic'in kedisi Arap'ın, gizemli bir şekilde öldürülmesi, bireyler ve örgütler arası kanlı bir çatışmanın fitilini ateşler. Bir kedi yüzünden kaç hayat harcanır sizce? Terörün, hayata karışıp sıradanlaştığı bir coğrafyada yaşanan, nedeni unutulmuş bir şiddetin kara komedisi.
Terör örgütü lideri Deli Padraic'in kedisi Arap'ın, gizemli bir şekilde öldürülmesi, bireyler ve örgütler arası kanlı bir çatışmanın fitilini ateşler. Bir kedi yüzünden kaç hayat harcanır sizce? Terörün, hayata karışıp sıradanlaştığı bir coğrafyada yaşanan, nedeni unutulmuş bir şiddetin kara komedisi.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)